SONDEMLER

 sabah uyandım ve ayva yedim. akşam yemeğine kadar başka birşey yok. kendime tekrar sirke sürdüm ve banyoya girdim. yıkandıktan sonra giyindim ve yürüyüşe çıktım. önce köye doğru gittim. denizbank atm'sinden kablonet ödemesini yapmaya çalıştım. olmadı. dönüp vakıfbank'tan oğlana para gönderdim. 500 TL. ardından mudanya'ya kadar yürüdüm. hava güzel, güneşli. apo iskelesinin oralarda bankta oturdum epey zaman. sonra geri döndüm. yusuftan tatlı almaya niyetliydim ama son anda vazgeçtim. spor aletlerinde yarım saat kadar spor yaptım. yol boyunca özellikle tofaşlı tanıdıkları arayıp yeniyıllarını kutladım. gündoğdu'yu da aradım. babası ile uğraşıyormuş. yılbaşını yalnız geçireceğim. ama gene de biraz yılbaşı alışverişi yaptım. cips, bira, meyve vs. tezgahın birinden kabak aldım. küçük bir parça kesilmiş kabak dilimi vardı. evde de kadıyıftan kalma ravak var. onunla kendime tatlı yaparım diyordum. adam kabağı bana bedava verdi. ısrar ettim. para almadı. sebebini anlamadım. ev

 geceyarısını geçe uyandım. gene rüyalar görüyorum. rüyasız uykulara alışmış benim gibi biri için bu kadar sık rüya görmek şaşırtıcı. sabaha kadar kah uyanık kah uyur vaziyette yattım. sabah geç saatte kalktım. kahvaltı olarak sadece bir ayva yedim. dışarı çıkıp yürüyüş yaptım. standart 3200 adım gidiş, 3200 adım dönüş. çamlıktaki spor aletinde 20 dakika bel hareketi. döndükten sonra evi geçip köye gittim. kablonete uğradım. ama selimzadedeki aboneliği yenilemedim. son gün salı imiş. pazartesi yapıcam. bursada. eve döndüm. biraz bahçede zaman geçirdim. toprağı çapaladım. çamur olması engel oluyor. eve gittim. taraviri işine giriştim. epeydir elimi sürmüyordum. tüm günü evde geçirdim. sürekli üzerime sirke sıkıyorum. dün gece olduğu gibi bu gece de sirkeli yatacam. akşam yemeğini 4 gibi yedim ve yattığım yerde uyuyakaldım. 8 gibi uyandım. kalan pilavı da yedim bitirdim. gece geç saatlere kadar simpsonları izledim. tüm sezonları bitirmek istiyorum ama disney aboneliği her an bitebilir. ç

 gece yarısını geçe uyandım. acaba tuğbaya mesaj atsam mı diye düşünürken tuğbadan mesaj geldi. aradı. biraz konuştuk. kendini görmeye gelen misafirlerden sıtkı sıyrılmış. acayip yorgun. sesinden bile belli oluyor. fazla konuşmadım. uyumasını söyledim. sabah 9 dan sonra uyandım. saçma sapan rüyalar devam. rüyanın ağırlıklı kısmını gene unuttum ama kısa bir sekans olarak seda vardı rüyamda. seda'nın babası bana modernite öğretiyordu galiba. tuhaftı. uyandıktan sonra gene sirke sıktım kendime. ardından banyoya girdim. yıkandım. zeytin ekmekle kahvaltı ettim. tapudan mesaj gelmesini bekliyorum. tapudan mesaj gelmeyince tapuya gittim. bana size henüz sıra gelmemiş, çok yoğunluk var masalını anlatıyorlar. yılbaşından sonra alacakları para artaacak. o yüzden işleri yavaşlattıklarına adım gibi eminim. dönerken yusuftan kuşbaşı et aldım. marketten de haşlanmış nohut ve basmati pirinç. akşam yemeği için nohut, pilav yaptım. vucudumun her tarafına tekrar sirke sürdüm. saatlerce sirkeli kaldı

 Gece 3 buçukta çiş için uyandım. Aynı zamanda neşeli rüya da görüyordum. Ex'in boyu ile ilgili komik bir rüya. Kadir sürekli yanlış ölçüyor ve herkes çok eğleniyordu. Bir ara rüyada ex'e hayatım dedim. Noluyor ya? Hayatımda en nefret ettiğim figür ne diye rüyama neşe katıyor ki... daha dün kavga etmişken üstelik... twiter'a girdim biraz. Güzel bir yazı vardı. Tuğbaya gönderdim. Meğer tuğba uyumuyormuş. Biraz yazıştık.  Sonra yattım, uyumaya çalıştım ama uykum kaçtı bi kere. Epey sonra uyudum. Gene rüya. Bu sefer çok kalabalık bir ortam. Galiba aile, sülale ortamı. Ben ortalıkta herşeyi organize etmeye çalışıyorum. Ama bu sefer ortamda tuğba da var. Ve kimse onu tanımıyor ama kimse onu yadırgamıyor da... Ben de sanki onu tanımıyormuşum gibi takılıyorum. Karmakarışık bir rüyaydı. Uyanmama yakın sabiha'yı bile gördüm. 8buçuk gibi uyandım. Annemin banyoyu boşaltmasını bekliyorum. yataktan saat 10'a doğru çıktım. kahvaltı hazırlanmış. ama kahvaltılık yok. annem nohut ye

 sabah 5 gibi uyandım. kaloriferi yaktım ve tüm bedenimi sirke püskürterek ovaladım. bunu defalarca yaptım. birkaç saat öyle kaldım. sonra banyoya girip yıkandım. kırmızı biberli su ile yıkandım önce. sonra iyice sabunlandım.  ben burgazdaki evde iç çamaşırı var sanıyordum, yokmuş. üstümden çıkanları biberli suya sokup yıkadım. kurursa giyecem. Kurumadılar. Bir atlet vardı. Onu giydim. Bursaya gittim. Meral'in babasının cenazesi var. Ucu ucuna yetiştim. Annemle Ahmet de orda. Çok uzak bir arabamla karşılaştım. Abdullah dedenin kızkardeşinin torunu. Annemle kardeş torunları. Cenazeden sonra yürüyerek kablonet'e gittim. Eve tesisat çekmeleri için bastırıyorum. Bana Telekom teklif ediyor şerefsizler... tekrar metro ile davutdedeye kadar gittim. Emin'den biraz para aldım. Nalbura uğradım. Kilit aldım ev için. Edip artık suyunu çıkardı. Kapıyı kilitleyip herşeyi ben üstlenicem. Parayı da ondan düşücem.  Bu ne ya. Yeter. Banyoyu taktır hiç olmazsa, dedim. 10 küsür gün geçti. Yürü

 7 gibi uyandım. Twiterda oyalandım biraz. Dükkana gittim. Epey durdum ama canım sıkılıyor.  Ecem gelmiş, öksürüp duruyor. Bir ıhlamur içtim mustafa ile. Sonra sağlık ocağına gittim. Doktor beklerken tuvalete girdim. Çıktığımda öğle tatili, kapanıyor ocak. Eve geldim. Yatağa girdim. Elime bir kitap aldım. 2buçuğa kadar uyudum. Sonra sağlık ocağına gittim. Çok sıra var. Beklemedim. Zaten orijinal doktor yok. Zaten orijinal doktoru da stalkladım, gözüm tutmadı. Üf ya... a101'e uğradım. Patates soğan ucuz diye millet üşüşmüş. Delilik bu ya... kasalar kuyruk. Birşey almadan çıkıp dükkana gittim.  Ecem babasının davasını sordu. Tekrar eve gittim. Çıkışta kahvede oturan biri selam verip beni hatırladın mı dedi. Hayır, hatırlamadım. Geçen günkü nakliyeciymiş.  Senin suratını değil süzgeçe benzeyen brandanı hatırlıyorum. Edip'e artık iyice bozuldum. Hâlâ banyo takılmadı. Anahtarı değiştirip rest çekmeye karar verdim. Kilit alayım dedim. Çok pahalı. Anneme gittim. Evde kimse yok. Dükkan

Dünkü operasyon işe yarar sanmıştım ama işe yaramamış. Kaşıntı azalmakta beraber devam ediyor. 60 derecelik sıcak suya sokup astığım herseyi topladım. Giyinip bursaya gittim. Palto hâlâ sirke kokuyor. İçine sirke sıkmıştım. Evde değiştirip baharlık montu giydim. Dükkana gittim ama pek iyi değilim. Hastalık mı, halsizlik mi, moralsizlik mi, bilemedim. Zaten borsa tepetaklak düşüyor. Acayip zarardayım. Hele qnb... hergün yüzde 10... aydın başeski aradı. Burgazdalarmış. Maalesef bursadayım dedim. Aile hekimi secmek için saglık ocağına gittim. Mustafanın tavsiye ettiği doktorun kontenjanı dolu. Ben de namazgâh sağlık ocağından rasgele bir doktor seçtim. Ocağa gittim. Doktor yok, yerine sanırım suriyeli bir doktor var. Zaten 4 ocak'a kadar sisteme dahil olmayacakmışım. Doktorsuzum. Uyuz ilacı alamıyorum. Eve gittim. Yolda edip'e rastladım. Ustanın işi çıktığını, yarın banyoyu takacağını söyledi. Artık bu iş canımı iyice sıktı. Sanırım ipleri koparacam. Yetti artık. Eve gittim, yattı

 sabah 8 gibi uyandım. bazı eşyaları üst kata taşıdım. 9'u biraz geçe karşıdaki kahveye gidip çay içtim. ama önce arabayı tam dükkanın önüne parketmiştim. onu çektim. kahvecinin adı zeki sanırım. sonra 10 gibi arabayla anneme gittim. annemi bugün bir yere götütrecem ama neresiydi, hatırlamıyorum. sonra da çalı'ya gidicez. evi görmek istemişti. tam kahvaltı etmek üzereydiler. ben de onlarla kahvaltı ettim. uyuz olduğumu söyledim. toton'un yaptığı bir kocakarı ilacını hatırlamaya çalıştı. nişadırla bir ilaç yapıyormuş uyuz için. internetten baktım. sirke uyuz böceğini öldürüyormuş. tekrar yeşile döndüm arabayı bırakıp motoru aldım ve burgaza doğru yola çıktım. montla olduğunda motor kullanmak iyi de palto ile sıkıntı. yakayı kapatamıyorsun. rüzgar açıyor. yol boyunca tek elle kullanmak zorunda kaldım. bir elimle yakamı kapalı tutmak zorunda kaldım. eve varınca motorun resimleerini çektim. motoru satıcam. artık işlevi kalmadı. burgaz bursa arası için almıştım. artık bursada ya

 Sabah uyandıktan sonra biraz bilgisayarda oyalandım ve sonra tüm çamaşırları vs yıkamaya niyetlendim. Günlerdir muzdarip olduğum kaşıntı uyuz anlaşılan. Herşeyi kaynatmak gerek. Ama çamaşır makinesi çalışmadı. Ben de kombiyi açıp kovaya sıcak su doldurdum. İçine kırmızı biber döktüm. Onunla iyice yıkadım. Uyuz tedavisiymiş. Yeni iç çamaşırı giydim ama başka yeni kıyafet yok. Mecbur eskileri giydim. Biraz çıkıp dolaştım. Evi sattığım adamın dayısı zülfikar evde. Onla konuştum. Bazı eşyaları getirmiş. Elektrik bağlantılarını kesmiştim. Henüz farkında değil. Hoş, farkında olsa ne olacak. Bugün de dağıtılan lokmalardan aldım. Dün de almıştım. Evde bazı eşyaları arabaya yükleyip bursaya geldim. Dükkana gittim, kapalı. Mustafa bir yerlere gitmiş herhalde. Akşam gün için 50$ almam lazım. Sevgiye vericem. Kendimi ayrı olarak güne dahil edecem. Ama para yok, gene eksi bakuye derken birden aklıma  geldi. Ahmet'i maaş yattı. Para çektim. Dolar aldım. Önceki günkü market alışverişi parası. Ka

 Sabah 8 gibi uyandım. Dükkana gittim ki 9 olmadan mustafa dükkanı açmış. Ecem yok, covid galiba. Mustafa ile çene çaldık. Borsadan bahsettik. Seans açıldı ve qnb anında %10 arttı. Kâra da geçtim böylece. Hemen satış emri verdim. 15 mbin zarardan 2,5bin kâra... güzel. Ama boztaş şansı devreye girdi hemen. Borsa yönetimi qnb'yi emir talimat paketi mıdır nedir, öyle birşeye aldı. Alım satım yasak. Kağıt satılmıyor. Manipülasyonu Nihayet farkına vermişler. Ulan düşerken aklınız neredeydi. Benim kara geçtiğim günü mü buldunuz müdahale edecek. Bunun tantana yüzünden Ertuğrul gitmeyi unuttum. 11buçuk gibi gittiğimde artık geç olduğunu söyledi. Dilandırıldığı bir dava varmış, uyaptan ona bakıp bilgi verdim. Mustafa geldi o sırada. Ölçüler onda var. Ertuğrulun gelmesine gerek kalmadı. Storları bıraktığım perdeciye gittim. 2 gündür parasızlıktan alamıyordum. Bugün mecburen eksi bakiyeden para çektim. Cuma namazına yakın olduğu için eleman yok. Öğleden sonra tekrar gittim. Perdeleri aldım, d

 sabah 4'te uyandım ama yataktan çıkmadım 9'a kadar. gene abuk babuk rüyalar gördüm. hatırlamalıyım bu rüyaları diye düşünüyorum ama gene unutuyorum. bu seferki rüyada ölüyordum galiba. sabah kendime sigara böreği yaptım. twitter çökmüş. kimse ne olduğunu bilmiyor. hazırlanıp bursaya gitme zamanı. Bursa için yola çıkmadan berçemi aradım. Zafer plaza'ya gelmesini, orada buluşmamızı söyledim. Beraber rastgele bir perdeciye girdik. Perde baktık, beğendik. Sonra yaşar abinin dükkanına gittik. Orda daha pahalı. Orda da beğendi. Sonra beraberce acı dayıya gittik. Yolda emine ile şuayip'in dükkanında annesini gördü. Orada biraz durduk. Cantık yerken epey konuştuk. Fatih işinin detaylarını anlattı. Ben de nereye kadar berçeme hak verdiğimi, nereden Sonra fatihten taraf olacağımı anlattım. Beraberce eve gittik. Evin yerleşimini berçeme bırakıcam galiba. Ayşe gelip iç mimar gözüyle bana yol göstermiyor. Berçem kafasında evi dizayn etti. Benim yerime koltuk falan da bakacak. Psiki

 Sabah gene rutin geçti. bilgisayarda oyalanmaca. imdat beyi aradım. benim evime talip olmuştu ama geç kalmıştı. ihsanın evini gösterdim. benim eski evi de gösterdim. benimkini daha çok beğendi. elbette. benimkinin manzarası daha iyiydi.   bursaya gidecektim. berçem ile perde beğenecektik ama berçem aradı. rahatsızlanmış. ağlıyor. kabız olmuş sanırım. bursaya gitmeye gerek kalmadı bugünlük. meral aradı sonra. meral'a ev için talip olduğunu söylemiştim. o da ihsana söylemiş. ihsan kızıp köpürmüş. manyak bu oğlan ya...  burgazdaki nüfus müdürlüğüne gittim. dün edevletten yaptığım adres değişikliğinin sisteme girip girmediğini kontrol ettirdim. tamam,sorun yok. sonra mudanyaya kadar yürüdüm. epey de oyalandım. ta akşam 5'e kadar dışardaydım. bu arada bol bol borsayla ilgilendim. dün aldığım işgirişim hissesi 1 günde %10 arttı. günlük karım 500 lira. hemen sattım. qnb'de acayip şeyler oluyor. 4 gün üstüste %10 yaptı. evvelden yüzde35 kaybetmiştim ama satmamıştım. böyle olacağın

 Biraz geç uyandım. 7buçuk gibi. saat 9'a kadar oyalandım. kıyafetimi değiştirdim. kışlık paltomu nihayet giydim. termal içlikleri de. dükkana gittim. oradan da bankaya. şube değiştirecektim. meğer şube mube değişmiyormuş. boşuna uğraşmışım. cumhuriyet caddesine gittim. rasgele bir perdeciye girip eski storlar için mekanizma bulup bulamayacağımı sordum. kendisinde olmadığını ama perde parçası satan bir dükkanın yerini tarif etti. dükkanı buldum. dükkan sahibiyle epey sohbet ettim. bana eski stor parçalarının olduğunu ama kesin olması için bir stor getirmemi istedi. tekrar dükkana döndüm. mustafa ve ecemle sohbet sırasında laf börekten açıldı. canım börek çekti. midem kazınmaya başladı. gidip börek aldım. hep beraber yedik. hesaba baktım. kira yatmamış. hamide hastalığını sordum mesajla. borsayı süreklikontrol ediyorum. aldığımdan beri bana yüzde 35 kaybettiren qnb 3 gündür tavan yapıyor. bir haftaya kalmaz kara geçirir gibi... o kağıdı geçen perşembe alsaymışım manyak prim yapacakm

 Sabah gene 6'da uyanmaca... kısa bir yürüyüş. Bol bol bilgisayarda zaman geçirmece. Bu arada; dün geceki depremde bilgisayarın monitörü gözlüğün üzerine düştü. Gözlük yamuk. Öğlen bursaya gitmek için yola çıktım. Yolda bim'e uğradım. Aldığım su arıtma cihazı ile ilgili birşey sordum çalışana. Oğlan işi bilen biri çıktı. Benim cihaz değil de filtre almış olabileceğimi söyledi. Eve dönüp aldığım paketi götürdüm. Oğlan haklıymış. Cihaz değil filtreymiş aldığım. İade ettim. Parasını geri aldım. Kredi kartına 6 taksitle almıştım. Parasını peşin iade aldım. Bursaya geldim. Şehreküstü'de inip 35B ile cumurcul'a kadar gittim. Oradan yürüyerek saray optik'e... eyvah, volkan yok. Sertaç'ın karısının da elinden hiçbir iş gelmiyor. Aklıma gelmişti telefon etmek ama volkan daha yeni izinden döndü, nerede olacak ki, elbet dükkandadır diye düşünmüştüm. Muhallebi yerken 32 dişini kırmış biri için fazla iyimserim sanırım. Volkana telefon ettim. Pirinç hanın oradaymış. Dönmesine

 gene sabah 6'da uyandım. yapacak bir iş yok. hava kötü, soğuk. canım sıkkın. youtube'da biraz video... sonra eternels izledim. dün tartıda 87 gördüğüm için bugün yemek yememe kararındayım. bir ayva yedim. 11 gibi dışarı çıktım. soğuk, rüzgarlı, ıssız... gazanfer agayı salep arabasını hazırlarken görünce, sokaklar bomboş dedim. dolar öğleden sonra, dedi. dönüşte bim ilanını gördüm. ayşe berra'nın yıllardır istediği şeyi satıyorlar. sopalı at...  iyi de, berra artık çocukluktan çıktı. geçen sefer görüntüsü beni çok şaşırtmıştı. gençkız görüntüsü var artık... alsam mutlu olur ama komik kaçar. zaten pek oynayacağını da sanmıyorum. markete girdim. gezinirken su arıtma cihazı gördüm. satılmayan ürünleri çok düşük fiyata satıyorlar. bu da öyle. yarı fiyatına. kasiyere ürünü muhafaza etmesini söyledim. çünkü yanıma cüzdan almamıştım. cüzdanımı alıp arıtmayı aldım. ama galiba tankı eksik. onu sorucam, öğrenecem. eve döndüm. sattığım evden kadın sesleri geliyor. bir de müzik sesi. s

 bok gibi bir gün.. karakış geldi. hava souk, rüzgarlı ve yağmurlu... gene 6'da uyandım. sabah 8 gibi sattığım eve girip kombiyi çalıştırdım ve duş aldım. annemin evindeki kombi tamamen örtülü...  11'e kadar battaniyenin altında kaldım. sonra dışarı çıktım. soğuk, rüzgar fena... sokaklar ıssız... dönüşte yağmur da başladı. biraz meyve aldım. bir de şekerpare... evde pinekledim bütün gün çaresiz... çocuklara laf attım whatsapp'tan... naci mesaj atıyor para için. para yok lafının nesini anlamıyorlar, bilmiyorum. sabah tartıldığımda 86 küsur kilo çıktım. canım sıkıldı. akşama kadar sadece bir ayva yedim. akşam yemeğinde son zamanların klasiği... evyapımı ekmekiçi tavuk döner... üstüne pilav... ve tatlı... günün büyük bölümünü uyuklayarak geçirdim. yapacak hiçbirşey yok. tam da sevdiğin kadına sarılıp battaniye altında oynaşmalık bir gün ama bilin bakalım ne eksik...   

kısır bir gün... sabah 6 gibi uyandım. uzun süre yataktan çıkmadan (yatak dediğim çekyat) bilgisayardan daredevil dizisini izledim. bilgisayar da hemen burnumun dibinde duruyor. saat 10 gibi dışarı çıktım ve köye kadar yürüdüm. dondurmacının önünden geçtim. necmettin hala yok. oradan mudanyaya kadar yürüdüm. yusufun ordaki spor aletlerinde durdum. yarım saat kadar spor yaptım. tekrar burgaza döndüm. yolda ex mesaj gönderdi. para için. kira yardımını ve özel ders parasının yarısını gönderdim. sigortacıdan gelen uyarıyı da gönderdim. sigortayı ödemiş. sattığım evden sesler geliyor.  yeni sahibi laminant parke döşetmiş. hay salak. şahane gwerçek parkelerinin üzerine uyduruk parke döşetiyor. kapı eşiklerini yapıştırıyordu usta. ağırlık gerekiyordu. balkondaki taşları gösterdim. büyük teşekkürler etti. bahçede biraz oyalandım. dolabın üzerini düzenledim. eve girmeyi pek canım istemiyor. kendi evim varken eve girmek zor gelmiyordu bana ama annemin evinde rahat edemiyorum.  dışarılarda takıld

 sabahın köründe uyandım gene. kahvaltı niyetine dünden kalan eklerleri yedim. bir de dolapta kalan kaymağı. bozulacakmış biraz daha dursa. 10 gibi dışarı çıktım. mütarekeye kadar yürüyüp geri döndüm. eve geldim ki, annemle ahmet gelmiş. daredevili alıp sahile oturdum, onu okudum. şahane hikaye. arada borsaya baktım. hafta başından beri deli gibi düşüyor. kağıtta yakalandım. bugün ise topyekün yükselme başlamış. qnb hariç. o bahsi hiç açmak istemiyorum. ama işbankası mobilde sorun var. yatırım hesabı yok gösteriyor. hayda. bir hışım mudanyaya gittim. elbet yürüyerek. bankadakiler hiçbirşey yapamadılar. yatırım hesabıma erişemiyorum. kağıt alıcam, satıcam belki ama imkansız. vakıfbanktaki serbest bakiyeyle desa aldım. yolda ex mesaj attı whatsapptan... merhaba... lafa selamla başlıyorsa kesin birşey isteyecek. çünkü öbür türlü lafa langırt diye dalar veya direkt saldırır. nitekim ayşe berra'nın özel ders parasını isteyecekmiş. karar alma süreçlerine beni dahil etmiyor ama ödeme süre

Gece gene rüya gördüm. Unutmamak için kendimi çok tembihledim ama gene bölük pörçük hatırlıyorum. Bir fil vardı. Dünya ortadan ikiye yarılmıştı ve fil dünyayı ya kurtaracak ya da dünya patlayacaktı. Hortumundan magmaya biŕseyler falan damlatıp dünyayı kurtarıyordu. Böyle acayip bir rüya. Kalkıp diğerleri uyanmadan yeşile gittim. aydınlıkta cüzdanı bir daha aradım. Yok. Umudu kestim. Bilgisayarı açtım. Biraz taravirileme yaptım. Perdeci mustafa aradı. Dün akşam unutmuş. Şimdi gelebileceğini söyledi. Hemen gelmesini söyledim. Epey bekletti ama onu beklerken yastıkları istifleyeyim dedim. Yatakla duvar arasında cüzdanı buldum. Oraya sıkışmış. Oh be! Mustafa geldi, ölçü aldı. Evi kaça aldığımı o da sordu. Ona da söylemedim. Kimseye söylemiyorum. Kızın okul kitaplarını buldum. Meğer boşalttığım ıvır zıvır torbasındaymış. Yanıbaşımdaymış. Bankaya gittim. Kartlar tekrar açılsın istedim. Telefonda 24 saat geçmeden başvurularda açılır demişlerdi ama meğer takvim günü biter bitmez iptal ediliyor

 Sabah bilgisayarda biraz taravirileme yaptım. Sonra dükkana gittim. Adnan'a takıldım bol bol... çok kızıyor. Müdür diye lakap taktım ona. Şimdi makam odası da yapılmış. İyice müdür diye dilime donadım. Hep senin başının altından çıkıyor bunlar, diye bana atarlanıp duruyor. Perdeci mustafaya uğradım. Akşama geleceğini söyledi. Günü dükkanda boş geçirdim sayılır. Eve gittim. Harçları üst kata çamaşır makinesinin üstüne istifledim. Hasta olmak üzereyim. Sesim günlerdir çatallanıyor. Bol bol ıhlamur içtim. Boğazım yumuşadı biraz. Daha hava kararmadan yorganın altına girip yattım. Dalmışım. Tuğbanın aramasıyla uyandım akşama doğru... dışarı çıkıp civardaki marketleri dolaştım. Bim, seyhanlar yakında. Diğerleri uzak. Yeşilin üst taraflarındaki sokaklarda gezindim biraz. Bunca yıllık bursalıyım, hiç görmediğim mahalleler var. Üstelik çok da güzel yerler. Şahane evler var. Marketlerden hazır sandviç alayım dedim, sonra vazgeçtim. Sonra ekmek arası birşeyler almaya karar verdim ki, birden

 Sabah biraz yürüyüş yaptıktan sonra öğleye doğru bursaya yola çıktım. Özellikle oyalandım çünkü berçem'in uyanmasını bekledim. 11 gibi uyanıyor.  Stor perdeleri alacam. Onlar kullanmamış. Eve buyur etti. Kek ve börek koydu önüme... biraz konuştuk. Yabancı dil öğrensene bu boş zamanında, dedim. Fransızca kursuna yazılacam, dedi. Almanca öğrenmesini tavsiye ettim. Çünkü tuğba ona iş bulursa almanca işe yarar. Ama yurtdışına gitme konusunda artık rskisi kadar kararlı değil. Türkiyede iş aramaya başlamış. Bosch'a başvurmuş. Reddedilmiş. Tofaş için birşeyler yapar mısın dedi. Fatih'i sordum. Araları biraz limonî galiba. Berçem boşvermişliğinden ve vurdumduymazlığından şikayetçi. Ültimatom da vermiş galiba. Bazı garantiler, güvenceler istiyormuş fatihten. Fatih ise hiç ciddi bir tavır sergileniyor anlaşılan... ikisinin de tavrının yanlış olduğunu anlattım. Ne kesin güvence peşinde olmanın ne de bu derece boşvermiş olmanın iyi birşey olduğunu anlattım. Storlar arabaya sığmaz diyo

 sabah çok erken uyanmadım ama gene 8'e doğruydu. biraz internette oyalanma, ardından banyoya girip yıkandım. oh be! dünya varmış. günlerdir leş gibi kokuyordum. kaşınmaya da başlamıştım kirden. dışarı çıkıp yürüyüş yaptım. yürüyüş sırasında evi satın alan kadrinin dayısı zülfikar aradı. evi televizyon ve buzdolabıyla birlikte aldıklarını söyledi. hayda. gene manyağa tosladık. tepem attı. sonra arayacam deyip telefonu kapattım. anlaşılan yumuşak yüzlü adam olunca herkes sikmek için sıraya giriyor. ya da ismet inönüye yaptılan taktiği deniyorlar. TV falan deyip dolabı bana taşıttıracaklar. yarım saat sonra aradım. güzel bir fırça attım. bu sefer geri adım attı. alttan almaya başladı. yusufa gidip kendime sarıları patlamamış kavurmalı yumurta yaptırdım. afiyetle yedim. zülfikar gene aradı ve eve geldiğini söyledi. yarım saat sonra ordayım deyip döndüm. çöpleri kapının önüne koymuşlar. adam gönderip taşıtırlar herhalde. bana öyle geliyor ki, ben kızıp fırça atmasaydım onları da bana t

sabah erkenden uyandım. sabah ezanı bile okunmamıştı. sabah ezanı geçene kadar yataktan çıkmıyorun ki, annem beni uyanık görüp namaz mamaz başımı ağrıtmasın. saat 8 buçuk gibi evden çıktım. 9 da dükkan kapalı. ben de marangoz mustafayı bulmaya gittim. onu da bulamadım. tekrar dükkana geldim. karşıdaki çay ocağından adnan seslendi. peynir, zeytin vs ile kahvaltı sofrası kurmuşlar. tıkabasa yedik. sonra hemen karşı binadaki üniti taşıdık. kolaydı. binanın arka cephesindeki gökdere vadisi manzarasına bayıldım. şahaneydi. aslında bursa elden geçirilse müze gibi bir şehir olabilir. sonra altıparmaktaki muayenehaneye gittik. dolap, ünit ve antika bir üniti taşıdık. canımız çıktı. antika ünit 60-70 yıllık tam bir eşşek ölüsü...300 kilo var. hatta adnanı gazi etti. büloya bunu niye alıyorsun dedim. antika bu, meraklısı çok dedi. hakkaten de ali hemen göz koydu.  kaplıcaya gitmemiz lazım ama bir hareket yok. ben metre alıp yeni eve gittim. ölçüm yapmam lazım. yarım saat sonra döndüğümde bülo ve

 Sabah vücudumda ağrılara uyandım. Çekyatta uyumaktan. Hava soğuk. Nihayet kış gelmiş. Dışarı çıktığımda üşüdüm. 2.elci dükkanı açmamış daha. Necmettin de yok. Eve döndüm. Elma yedim. İhsanın evdeki eşyaları boşaltma işine girmiştim. Zaten yarısı çöp. İlk iş akvaryumu dışarı çıkardım ve merdiven boşluğuna koydum. Daha fazlası tek başına yapılmaz. Çekyat hariç herşeyi boşalttım. Bodrumda düzenleme yaptım. Bodrumda evye çıktı. Sevindim. Yeni eve takarım. Bodruma konacaklar bodruma, bursaya götürülecekleri arabaya yerleştirdim. Evi de biraz süpürdüm. Artık o evle de işim kalmadı. Bursaya geldim. Arabadaki eşyaları eve koydum. Ayşenin bandosunun bitmesini bekliyorum okulda. berçem aradı, berrayı alacak mıyım diye merak etmiş. o daha sormadan okulda ayşenin bando çalışmasının bitmesini beklediğimi, bitince yeni evime gidip odasının yerleşimine karar vereceğimizi sonra da eve göndereceğimi söyledim. herşey normal, herşey yolundayken ex mesaj attı ve nerde kaldınız diye sordu. bu kadın manyak

 Sabah yeni evimde uyandım. Çok da erken değil... normal saatlerde... üstelik ne gece ne de sabah çiş derdi oldu. Bünye, tuvaleti olmayan evde sidik de üretmiyor anlaşılan:) evden çıkıp uedaş'a gittim. Randevu gerekiyormuş. 3,5'a randevu aldım. Şevket börek yedim. Şahane. Yeşilden aldığım saman tadındaki börekten sonra ilaç gibi geldi. Setbaşına dükkana gittim. Neredeyse tüm gün oradaydım. Bülo'yu sıkıştırmak lazım. Borcunu ödemezse evin işlerini bitiremem. Öğlen simit yedim. Meral aradı. Evi emlakçıya vermişler. Evdeki eşyaları almamı istiyorlar. Uedaş 'a gidip elektrik aboneliği kapattım. Doğru burgaza... ikinci el eşyacıya uğradım. Akvaryumla çekyat satayım diye. Sabah uğra dedi. Evde kendime tandır ekmek içi tavuk döner yaptım. Domates turşu da almıştım. Gayet güzel oldu. 2 gündür 3 öğün yiyorum. Gece Simpson izledim. Erkenden uyumuşum. Tuğbanın aramasıyla uyandım. Epey konuştuk. 

 gene sabahın köründe uyandım. ve bu sefer dışarı çıkmak yerine öğlen 12'ye kadar evde oyalandım. kahvaltı için kendime patates mücveri yaptım. borsada ne olmuş diye baktığımda 3 gün önce 497 lira kâr 500 lira olsun diye 3 Liraya tamah edip satmayıp sonrasında kârımın yok olduğu hatta zarara geçtiğim derimod'un 850 lira kâr yaptığını gördüm. Hemen sattım. 9000 Liraya 15 günde 850 lira kâr... gayet iyi. Gün içinde kağıt biraz daha arttı. Gün sonunu bekleseymişim 300 lira daha fazla olacakmış kârım...  a101'e gidip granit tencere ve brita sürahi aldım. 600 lira toplam. 2. el eşyacıya uğradım. Akvaryum, çekyat ve ocak için... akvaryumla ilgilendi. Yarın görüşelim dedi. Akvaryumu letgo'ya da koydum. Ardından arabaya biraz eşya yükleyip bursaya yola çıktım. Yolda filiz ve tülay'a uğradım. Tır ehliyeti için... yemek yedirdiler işlemlerinde. Tavuklu patates ve makarna. Bol bol sohbet ettik. Çenem düştü gene. Kendime karşı avukatlık yaptığım hikâyeye koptular. Kahkahalar pa

 Gene sabahın köründe uyandım. biraz twiterda oyalandım. sonra yürüyüşe çıktım. önce köy tarafına yürüdüm. dondurmacıda farkettim ki, telefonum çalışmıyor. yani mobil internet yok ve arama yapamıyorum. daha yeni geçtim vodafone'a ama acaba fatura ödeme zamanı mı geldi diye düşünerek  mudanyaya gitmeye karar verdim. burgazın bitiminde bir köpek uluyup duruyordu. çok güzel bir kadın da onu sakinleştirmeye çalışıyordu. ben de müdahale ettim. biraz köpekle biraz kadınla konuştum. burgazın bu tarafını çok seviyorum. sosyalleşmek çok kolay... herkes birbiriyle muhabbet etmeye istekli. kimse kimseye ters davranmıyor. bursada bunu özleyeceğim. mudanyaya gitmeden yarı yoldan döndüm. burgazda da vodafone var nasılsa... dükkana girdim. esnaf sim kart yerinden çıkmıştır deyip simkartı çıkardı taktı. hakkaten sorun çözüldü. ama 5 dakikaya kalmaz telefon kapandı. şarjı bitti. bursadan alıp getirdiğim şarj aleti yanlışmış. sabah farkedip küfrü basmıştım kendime. bugün eve girmeyi canım istemedi.

 sabah çiş davasına 5 buçukta uyandım. kah uyur, kah uyanık saat 8 oldu. gece dinlerken uyuyakaldığım pazar sohbetini tekrar açtım. dinlerken gene uyuyakaldım. birşeyler dinlerken veya seyrederken uykum geliyor ve uyuyorum hemen...  8'i biraz geçe ex aradı. ayşe kitaplarını bende unuttum ve ilk 2 ders o kitaplar lazımmış. hayda, nasıl yetiştirecem. daha da önemlisi kitapları nasıl bulucam. evdeki herşey kolilendi ve yeni eve götürüldü. tam bunları anlatayım derken hanfendi telefonu suratıma kapattı. o söyleyeceğini söyledi. beni dinlemesine ne hacet... kitapları ayakkabılığın üstünde görmüştüm. hatta eski kitap sanıp çöpe atmayı bile düşünmüştüm. sonra bir koliye koymuştum. sanırım dün arabaya yerleştirdiğim kolilerde diye düşündüm. araba ile yola  çıktım ama mudanya yolu hiç olmadığı kadar tıkalıydı. sadece geçitten geçmek 40 dakikamı aldı. ex'i arayıp trafiğin kötü olduğunu ve ilk dersi kaçıracağımı, trafiğin berbet olduğunu söylüyordum ki, gene telefonu suratıma kapattı. bu

 sabah 5 olmadan uyandım. çiş mevzusu... internette oyalandım. star wars izliyordum gece yatarken. film bitmeden uyumuşum. kaldığım yerden tekrar başlattım. seyrederken gene uyudum. 9 gibi tamamen uyandım. kahvaltı olarak patates mücveri yapmayı düşünmüştüm. yaptım ama tavaya yağ koymayı unutuğum için bok gibi oldu. satığım eve gidip son toparlamaları yaptım. sökülecek elektrik vs aksamı söktüm. sonra yürüyüşe çıktım. yürümeye başlayınca aslında ne kadar yorgun olduğumu farkettim. ayaklarım gitmiyor, resmen ayak sürüyerek yürüyorum. ama pes etmedim. inat edip yürüdüm. gayet yavaş ama yusufa kadar gittim. kendime kahvaltı ısmarladım. enfes bir kahvaltı. tıkabasa doydum. uzun süre oturdum ve bol bol çay içtim dinlenmek için.. dönüşe geçtiğimde epey dinlenmiştim. köyiçine kadar yürüdüm. dondurmacı necmettine uğradım. hala yok, gelmemiş. saati farkettim birden. saat 3 olmuş. zaman nasıl geçmiş anlamadım. evi satın alan kadir aradı. dayısının geleceğini söyledi. sahilde oturdum bekledim. ad

 Sabah 8'e doğru uyandım. Biraz twitter'da zaman geçirdim. Evi tamamen boşaltma işine girişmeden önce yürüyüş yapma zamanı... dışarıda hava şahane... kış başladı ama bahar havası.. karadan denize doğru esen ve denizin yüzeyini adeta yalayan bir rüzgar... neydi adı bu rüzgarın... meltem mi, imbat mı? yok yok, imbat sıcak olur. bu hafif serin. yola çıkmadan migrostan bir diyet bisküvisi aldım. bundan sonra kahvaltıyı boş geçmeyeceğim. bunlardan alp yiyecem. sahil boyundan mudanyaya kadar yürüdüm. arada köfteci yusufa girip ihtiyaç molası verdim. telefonun şarjı büyük dert. hızlı şarj bulabilir miyim diye düşünürken aklıma baro odalarındaki şarj üniteleri geldi. adliyeye kadar gittim ve kapısında bugünün cumartesi olduğu kafama dank etti :) dönüşte dufy'yi sevdim biraz... sahibiyle konuştuk. kırçıldam bahsettik. dufy'nin yavrusu olursa bana 1 tane vermesinde anlaştık. A101'e uğradım. muhammede geçen günlerde koli konusunda yaptıkları yamuk için sitem ettim. telefonu şa

Aslında uzun zamandır aklımda olan ve yıllar önce başlamış olmam gereken işi nihayet yapmaya başladım. Adına ne derseniz deyin, günlük... blog... günce... 58 yaşımın arifesinde artık her gün yaşadıklarımı, hissettiklerimi yazıya dökeceğim. Aslında bu benim için bir zorunluluktu. Şimdiye kadar yapmamam büyük eksiklikti. Yaklaşık 34 yıl önce kuyumcuda çalışırken farkına vardığım normal dışı unutkanlığa sahipken bir günlük tutmak çok işlevsel olabilirdi. Hayatımda ciddi sıkıntılar çekmeme neden olan unutkanlığın dezavantajlarını bir nebze de olsa günlük azaltabilirdi. Hele benim gibi yazıyla düşünen, yazarken daha iyi düşünen biri için... Neyse, işte günün özeti. Burgazdaki evimden taşındığım gün bugün... yaklaşık 4 yıl bana yuva olan evim... yalnızlığımı yaşadığım evim...  Dünden, koli ve hurç sayısının elverdiği kadar eşyaları istiflemiştim zaten... Koli tedarik etmekte sıkıntı çekmiştim ama hurçların yetmeyeceğini hiç düşünmemiştim. Zaten eşyamın az olduğu yanılgısı ile toparlanmayı