SONDEMLER

 sabah erkenden uyandım ve 9 gibi kütüphanete gittim. yolda defalarca kabloneti aramama rağmen açan olmadı. akşam saatlerine kadar oradaydım. akşama doğru eve giderken setbaşında dükkanın önünden geçiyordum. tüm dükkan ahalisi dışarıdaki masalara oturmuşlar. beni uzaktan görünce adnan birşeyler söyledi. ben de yaklaşınca adnana takıldım. bülo birşey yer misin diye soruyor. yok dedim. meğer ekmek arası cağ döner söylemişler. arabulucuya gideceğimi söyleyip oradan ayrıldım. eve uğradım ve sonra incirliye gidip annemi aldım. yürüyerek arabulucunun ofisine gittik. annem yürümek istedi. tüze plazada. hafız, zehra ve ismail de gelmiş. uzlaşmazlık zaptı tutuldu. işlem bitti. anladığım kadarıyla ismail satış olmasını ve kendisinin hepsini almasını planlıyor, istiyor. ama ben alacaklı bankanın dava açacağını hiç sanmıyorum. akıllı işi değil çünkü. ali'yi aradım sonradan. anlattım bu konudaki düşüncemi. o da nasıl iflas ettiğini anlattı. ilginç bir hikaye. olay birebir ali'nin anlattığı

 bugün hiç evden çıkmadım.bu evde bu ilk defa oluyor.  önce geceden bahsedeyim. rüyalı geceler gene başladı. bir süredir görmüyordum. tedirgin edici bir rüyaydı. bir şekilde amerikaya gitmişim. hem de günübirlik. havaalanına dönmem lazım ama otobüs gelmiyor ve ben uçağı kaçırma telaşı yaşıyorum. gerim gerim gerildiğim bir rüyaydı. sabah 7buçuk gibi uyandım ama 10'a kadar uyuklayarak yatakta kaldım. kalkıp ev işleri yapmam lazım. eşyaları açıp doğru düzgün istiflemem lazım. ama üşengeçlik ve erteleme huyu gene galip geldi. bilgisayarın başına oturdum ve öğleden sonraya kadar zaman geçirdim. öğleden sonra tekrar yattım ve akşama kadar uyudum. akşam yemeğinde hindi tandır (bir daha almam, güzel değil) ve besaş ekmeği ile ekmek içi yemek yaptım, yedim. dün aldığım ve sürpriz bir şekilde güzel çıkan şam tatlısını yedim. tüm gece çerez ve portakal yiyerek ve star trek izleyerek geçti. geceyarısını geçe uyudum.

 Ex'e para, setbaşı, davutdede, okul kitap parası, Ayşe harçlık, masa, setbaşı, poğaça, simit, alışveriş. Bülo ile konuşma

sabah 5buçukta uyandım. birkaç saat uyanık kaldıktan sonra tekrar uyudum. ikinciye uyandım ve günün planını bu sefer ertelemedim, kaytarmadım ve ev temizleme işine giriştim.  kablolar, maus, evkur, masa,kuyruk, kumaş temizleme spreyi, incirli, yıkanma, yemek, pazar sohbeti

sabah 8'de alarmın sesiyle uyandım. sonra yarı uyur yarı uayanık yatakta saat 10'a kadar kaldım. hatta laptoptan komser columbo bölümü seyrettim. seyrederken arada uyukladım. kalkıp setbaşına dükkana gittim. bülo'nun didimde olduğunu biliyorum zaten. ecem yalnız. dışarda oturup çay içmeye başladım. mustafa geldi. sohbet ettik. sonra bir ara dönerciye gidip masayı getirdim ve dükkanın önüne koydum. oarada saatlerce oturup mustafa adnan ben zaman geçirdik. saat 3 gibi masayı alıp eve bıraktım ve bilgisayarımı alıp kütüphaneye gittim.   Fatura ve para unutma

 sabah 8'de uyandım. ayşe berra mesaj attı. akşam okulda onu 2. katta bekleyecekmişim. ardından oğlan aradı. bugün görüşmek istiyor ama zamanı ayarlamaya çalışıyoruz. akşam biryerlere gidecekmiş. pazar günü de kütahyaya dönüyor. bulucaz bir yolunu.  erken yola çıkıp kablonete uğrama niyetindeydim ama kzıl goncaları seyrederken ve sahilde biraz tur atarak saati 11 ettim. yola çıktım. trafik rahat. kablonete yetiştim. 12 ye çeyrek kala kızılay işmerkezinin önündeydim. tam da önünde boş park yeri vardı. bir sorun olur mu diye şöyle bir tarttım. hayır, faaliyet olmayan bir inşaatın önü, parkedilmez levhası yok. bir yeri, yolu tıkamıyor. parkettim. ömer ile konuştum. 35 metre mesafe olduğunu ve kararı verecek yerin kendileri olduğunu söyledim. karar verecek adam pnun yan masasındaymış. telefonunu verdi. toplam 6 dakikalık bir görüşme. aşağı bir indim ki araba yok. polis çekmiş. sinirden delirecektim. hatta karşı şeritte belediyenin park haraççısı pis pis sırıtınca ona da bir posta kaydı

 Sabah uyandım ve dünden kalan kemalpaşa tatlısını ve sahanda yumurta yedim. sonra duş almam gerekirken oturup kızıl goncalar dizisinin diğer bölümlerini izlemeye başladım. diziyi bitirecem derken akşam saat 3buçuğu ettim. güya bursaya dönecektim. ayşe berra'yı arayıp bugün gelemeyeceğimi, yarın geleceğimi söyledim. tüm çamaşırları toplayıp çantalara yerleştirdim. banyoya girip son kez yıkandım ama bu sefer losyon sürmedim. uyuz derdi bitti sanırım... gitmeye hazırım. dışarı çıkıp köye doğru biraz yürüdüm. iskelenin oralarda yunusla konuştum. yunus çocuk yetiştirme konusunda benden tüyo istedi. beril'in senelerce yalnız başına yurtdışında kalabilmesinden etkilenmiş. özgüveni yüksek çocuk nasıl yetiştirilir diye soruyor. dilim döndüğünce uzun uzun anlattım. eve gitmeden marketten biraz alışveriş ettim. eve döndüm. yemek yedim ve tüm eşyaları hazırladım. gece komser columbo seyrettim. geç saatlerde de trt yaprak dökümünü... 

 gece hiç çişe kalkmadım. çok şaşırdım. her gece 5-6 kere uyanmaktan gına gelmişti. sabah uyanıp duşa girdim. kendime sahanda yumurta yaptım yedim. üstümden çıkanları gene kaynar suya soktum. kurulandığım havluları bile her seferinde kaynar suya sokuyorum. dışarı çıkıp mudanyaya kadar yürüdüm. bu sefer bankaya da girdim. kredi şartlarını öğrendim. mantıklı geldi. işbankasında da fena değil. emekli promosyonunu uzatmayı da düşünmeye başladım. para iyi olur. dönüşte spor yaparken yunus aradı. haciz ihbarnamesi gelmiş galiba. eve gidince whatsapptan evrağa baktım. hakkaten öyle. anlattım ne yapacağını. berçem'in istanbulda kalması işinden de bahsettim. olumlu karşıladı tabii ki... itiraz dilekçesini nasıl dolduracağını anlattım. ayşe berra aradı akşam üzeri. mangası kalmamış. hepsini okumuş. yarın 2 boş dersi varmış. okumak için manga istiyor. haliyle bursaya dönmemi istiyor. yarın akşam üzeri dönebileceğimi söyledim. manga olmayan bir kitap götürmesini ve onu okumasını istedim. bir d

 gece gene 4 kere çiş için uyandım. hakkaten çok rahatsız edici bir durum. sabah yıkanmam lazım ama hiç yıkadığım atletler kurumamış. kaloriferin üstüne koydum bir tanesini. oturup birikmiş blog yazılarını yazdım. berçemi aradım. gene açmadı. niye açmıyor ki. kızgın mı yoksa meşgul mü, sanırım kızgın... berçem aradı çok geçmeden. üniversite arkadaşının aile evinde kalıyormuş. sağlık raporunu almış. olumlu. yarın da bursaya dönüyormuş. banyoya girip duş aldım. çıkardığım içlikleri kaynatmak için kazana koydum. kurutup akşama gene onları giyecem. bugün kalan çamaşırları da kaynar sudan geçireceğim.  dışarı çıkıp sahil yürüyüşü keyfine giriştim. gene mütarekeye kadar yürüdüm. yolda vodafone'a uğradım. hesap kesim tarihini öğrendim. yarınmış. telefondaki internetsizlikten kurtuluyorum. yapı krediye de uğradım ama acayip bir kuyruk var. beklemedim. kredi işini yarın konuşurum. bülente mesaj attım. aylık 15bin öderse kredi çekeceğimi ve bana olan borcunun böylece sıfırlanacağını söyledim

 geceleri çok ama çok sık çiş için kalkıyorum. uyku düzenim bozulacak kadar. bunun için doktora görünmem gerekecek. sabah uyanınca önce biraz yürüyüş yapmak için dişarı çıktım. hedefim mudanyaya kadar yürümek. oradaki eczaneden ilaçları almak. ama burgazın başına varamadan gizem'e rasladım. onunla sohbet ederek gerisin geriye yürüdüm. iskeleye kadar sohbet ederek gittik. beni merak etmiş. epeydir yokum ya. taşındığımı söyledim. sonra sağlık nocağının oradaki eczaneden ilaçları aldım. eve geldim. akşama kadar ilaçları kullanmıyacam. saat ayarlaması öyle. bülente mesaj attım. kızın sağlık raporundan ve hosteslik işinden bahsettim. para lazım olduğunu söyledim. yarın emekli maaşını yatırıp göndereceğini söyledi. kızın istanbula taşınacak olmasından ne kadar rahatsız olduğumu söyledim. meğer o da aynı dertten muzdaripmiş. onun ufak kız da izmirde kalmayı planlıyormuş. su kaynatıp önce çarşafları sonra da kazakları sterilize ettim. daha sonra da iç çamaşırları... tüm günüm bu faaliyetle

 Burgazda tecrit günleri. uyuz belasından kurtulmak için bunu yapmam gerek. cuma sabahı ilk iş sağlık ocağına gidip uyuz losyonu ve şampuanı yazdırdım. ama 19'una kadar sistem ilaçları vermiyor. sonra gidip ex'in arabayı bıraktığı eski evin ordan arabayı aldım. arabaya bütün yıkanacak giysileri, ve gerekli diğer eşyaları koydum. setbaşına gittim. artık dükkana girmiyorum birkaç gündür. dışarda oturuyorum. bülo yanıma geldi. tam o sırada banka hesabına bakıyordum. kredinin bir taksidini yatırmış. banka da hemen faiz kesmiş. korkunç yüksek faizler. bülo itiraz ediyor, senin ne kadar borcun var ki bankaya diyor. ulan, senin vermediğin kadar eksi bakiyem var. fazlası yok. muhabebeci ahmete uğradım. bir sürü misafiri var. oturup onların gitmesini bekledim. arada çay ve baklava ikram ettiler. ahmede berçemin iş mevzusunu söyledim. arc ile konuşacağını söyledi. arabaya atlayıp burgaza doğru yola çıktım. yolda giderken berçem aradı. nasılsın diye sordu. zaten sesim falan bok gibi. kaç

 sabah uyandıktan sonra boş boş zaman geçirdim evde. yarım bıraktığım filmi izledim. keşke izlemeseydim. bok gibi filmmiş. öğlene doğru setbaşına gittim. dükkanın internetine bağlanınca mesajlar dıtlamaya başladı hemen. ex para istiyor. kira+geçen ayın kurs parası... banka hesabına baktım. bülodan para falan gelmemiş. eksi 19bin olmuş. geçen ayki gibi, maaş yatsa bile eksi bakiyeyi kapamıyor. bülo tamam halloldu deyip duruyor ama bir numara yok. dünkü balık muhabbeti de yalan tabii. simit aldılar. yedim. eve döndüm. evde dün aldığım mısır ekmeğiyle zeytin yedim. bugün yayın yapacağım için yarım kalan taravirileme işimi bitirdim. bu işle meşgulken hoca aradı. yemeğe çağırıyor. bülo, irfan bekliyor demiş. büloya bir küfür savurdum. karnım tok, sağol dedim. bülo beklediğimin ne olduğunu iyi biliyor. akşama doğru işim bitti. ayakkabı lazım. geyik derisi olan şahane ayakkabı çok kaydırıyor artık. zaten yanı da delindi. diğer ayakkabının altı delik. kolilerin içinde arayıp bir kışlık ayakkab

 Sabah uyandıktan sonra ilk iş kablonetten Ömeri aradım. Duruma göre oraya gidicem, gitmişken arabayı da bırakıcam. Ya da akşam berra'yı arabayla götürüp ikisini de bırakıcam.  İşi yapacak adam henüz eğitimden dönmemiş. Yarına kaldı. Yarın ilk işim bu. Giyinip setbaşına gittim. Bülo yok. Yatan para da yok. Gene sallama peşinde. Adnanla dışarda laflardan bülo geldi. Hemen içerideki müşteriyle konuşmaya başladı. Kaçıyor. Hiç üstelemedim. Oradan ayrılıp kütüphaneye gittim. Akşama kadar oradaydım. Çıkmaya niyetlendiğimde yağmur yağıyordu. Biraz daha kaldım ama yağmur dinmeyince mecbur çıktım. Altı delik ayakkabıyı giymişim. Sağ ayak sırılsıklam oldu. Tramvaya binip setbaşına gittim. Sabah kuyruksokumu kemiği kayboluyor, kayboluyor muhabbeti yapmıştık. yakılınca da kalıyor falan dediler. oradan laf türkiyede krematoryum olmadığına, olsa iyi iş yapacağına geldi. sonra, avukat serdara mesaj attım. benim davayı sallıyor. cevap vermedi. sonrasında muhammed hoca geldi. laf bir şekilde yemek

 sabah uyandım ve kettle'da su kaynatıp üst kat banyosunda yıkandım. tüm elbiseleri değiştirdim. ilginçtir, kaşıntı neredeyse yokoldu. dün çok kaşınmıştı. evden çıkıp setbaşına gittim. büloya kredi taksidini söyledim.  epeydir söylemek istediğim şeyleri de söyledim. onun para vermemesi yüzünden kredi çekmek zorunda kaldığımı, peşin ödeyemediğini ama hiç değilse kredi taksitlerini ödemesini söyledim. halletmeye gidiyorum deyip gitti. yolda başkasının yanında söyleme, bozuluyorum dedi. iyi de, sıkıştırmama rağmen bu kadar gevşeksin. sıkıştırmasam ne olacak. ne yapayım. güya bugün ödeyecek. hiç umudum yok. gene sallayacak. ben de en sonunda karısına anlatacam durumu. ipler kopacak. yeni kiracı mustafa aradı. istanbula gitmemiş. yarın yapacağımız sözleşmeyi bugün yapalım dedi. kontrat hazırlamam lazım ama zaman yok. yazıcı sorunlu. yazar mı yazmaz mı belli değil. sözleşmeyi yazmam saatler alır. ben de kırtasiyeden matbu aldım. anadolu mahallesine gittim. mustafa yok. eminde traş oldum.

 Dün akşam erkenden uyumuş olmama rağmen geceyarısı kısa bir uyanma dışında sabah 8.30'a kadar uyudum. Ama gece boyunca rüya mı,hayal mi anlamadığım çok acayip şeyler gördüm. Hatırlamıyorum hiçbirini. Sabah ilk iş aile hekimine gittim. Nihayet orijinal doktorumu görebildim. Gelmiş. Uyuz sorunu bitti sanmıştım  ama bitmemiş sanki... Yeni bir şampuan ve losyon yazdı. Kurtulmanın çok zor ve uzun olduğunu anlattı. Ama eczanede ayın 19'una kadar bir önceki losyonun süresi olduğunu ortaya çıktı. İlaçları alamadım. Setbaşına giderken edip'e rastladım. Kısaca selamlaştık. Konuşmadım. ama biraz tartışmalı bir konuşma kaçınılmaz. erteleyip duruyorum. setbaşına dükkana gittim. bülo'ya krediyi hatırlattım. tamam halledicem fdeyip duruyor ama senelerdir bunu diyor. öğlen simit aldılar. yedik. ex okul kursu ile ilgili birşeyler yazdı. bana laf sokuyor sandım. biraz atıştık ama bana laf sokmamış. okula gidip kurs kayıt işini hallettim. öğretmen ayarlama işini beceremedik. ayşenin iste

 Gece 3buçuk gibi mide yanmasıyla uyandım. Genzime doğru acı su geliyor. Yağlı gevregin marifeti. Nerden alırsam alayım her yediğimde midem perişan oluyor. Eskiden böyle olmazdı. Herhalde kalitesini düşürmüşler, midem tepki veriyor. Sabah 9buçuk gibi giyinip bilgisayarımı alıp kütüphaneye gittim. 2 gündür blog yazmamıştım. Not halindeydi. Onu yazdım. Akşam saatine kadar tercüme yaptım. Bir ara tuğbayı aradım, gene açmadı. Akşam 4 gibi oradan ayrıldım çünkü bütün gün birsey yemedim, içmedim. Acıktım. Anneme gidip yemek yiyeyim dedim ama annem burgaza gitmiş. Eve gittim mecburen. Baget ekmekle hindili ekmekarası yaptım. Marul yerine ikidir saksıda maydanozu kullanıyorum.  İlginç oluyor. Bugünü para harcamadan geçirmeyi planlıyorum. Bakalım kendimi dizginleyebilecek miyim. Koltukta otururken uyku bastı. Akşam erkenden yatıp uyudum. Saat 6'da. Geceyarısına doğru uyandım. 

 Sabah 9.30'da  evden çıktım. 9.00 da çorba partisi var diye dün akşam makarası yapıldı ama tabii ki öyle birşey olmayacak. dükkana gittiğimde herkes kahvenin önünde oturmuştu. seslendiler. gittim. biraz çene çaldık. adnana çorba mevzusunda takılıyorlar. güya adnan çorba ısmarlayacaktı. hikaye. canım simit çekti. ben abdal'dan simit alıcam dedim. bülo, adnanın motora atla, git dedi. ben de o kadarcık mesafe için araç kullanmam. yürümek güzeldir dedim. adnan biraz sağlık problemi yaşıyormuş. o da atıldı ordan, ben de yürüyecem artık diye... abdala bir gittim ki, acayip uzun bir kuyruk. epey bekledim. sorun sadece müşteri sayısının az olması değil, tezgaha öyle eli yavaş bir adam koymuşlar ki, adam zootroplisteki nick gibi... simitleri aldım, kahvenin önünde simitleri yedik. ilk defa abdaldan aldığım simiti beğenmedim. çok tombuldu. güzel değildi. eve gittim. büyük kız mesaj attı. hal hatır soruyor. bugün bursaya gelecekler, biliyorum. ayşe berra için malzeme alacaklar. 48'li

 Güya evi toparlayacaktım. Üşengeçlik ve erteleme huyum batsın. evden çıkıp dükkana gittim. Ecem var ve yüzünde güller açıyor. yanında bir oğlan var.ve nişanlısıymış, çok az onlarla konuştum. dışarı çıktım. tam o sırada adnan geldi. gel, aşağıdaki kahveye gidiyoruz dedim. mustafa orada. beraber oraya gittik. çay içip çene çaldık. bülo henüz yok ortalıkta. sabaha karşı gelmiş dubai'den. epey geç gelir. pert olmuştur. ecem nişanlısına yemek yedirmek için nereye götürebileceğini soruyor. cantık, iskender, pideli köfte... mustafa ile acı dayı, pidecioğlu kapıştık. ben kazandım. Anadolu mahallesine gittim.  mahmuda kira ödemesini hatırlattım. Anneme uğradım. dün birisi arayıp selimzadedeki depoyu satınalmak istemişti. onu söyledim. kararsız kaldı. sonra bir bak bakalım dedi. setbaşına  geri döndüm. Bülent gelmiş. fazla kalmadım. bülo'ya ikinci taksidin geldiğini söyledim. suratı buruştu. eve döndüm. oğlan telefon etti. berra gecikti diye. bandosu var bugün. merak etmişler. okula git

 sabah 10.15'e kadar yataktan çıkmadım. evde bilgisayarda tina belgeselini izledim. kadına ne işkence etmiş kocası... felaket. biraz taravirileme faaliyeti. çok sık aralıklarla çişim geliyor. bir şeyler ters. bu kadarçok idrar normsl değil. her seferinde az mitarda üstsonra telefonum çaldı. dükkan için bir talip daha. abdülhamit aracılığıyla gelmiş. oraya gelicem birazdan konuşuruz dedim. hazırlanıp dışarı çıktım. önce setbaşına uğradım. ecem yapayalnız. dükkan sakinleri dubai'de veya istanbul'da. orada pek durmadım. sadece kiralık yazısı ve fırın kullanma kılavuzunun çıktısını aldım bilgisayardan. berra'nın okuluna indim. fatih anahtar işini halletmişti. 25 lira borcum var o yüzden. onu verdim. berra'nın dersi boşmuş. fatih kızı getirtti. atyaküstü biraz konuştuk. bana aldırmak istediği mangayı kendi parasıyla almış. dün neredeyse sürpriz yapmak için be alacaktım. iyi ki almamışım. çifte olacaktı. oradan çiftliğe indim. yeri tutmak isteyen mustafa ile buluştuk. kah

sabah 8 gibi uyandım. giyinip bilgisayarımı alıp kütüphaneye gittim. birşey de yemedim. ikindiye kadar oradaydım. tercüme yaptım. şu ev interneti sorunum çözülse de buna gerek kalmasa. burada bedava internet var ama bu gün bedava çay-kek yok. teknik arıza varmış. karnım gurulduyor. gidip birşeyler yiyeyim. Kütüphane çıkışı önce yusufta döner ekmek yedim. Sadece 3 yıl önce 9 lira olan menü, şimdi 139 lira. oradan pirinçhandaki çizman'a uğradım. güya 3-5 dakika kalacaktım. 2 saat çene çaldık levent'le. onun yersahibiyle sorunu var. geçen sefer onunla ilgili epey birşey danışmıştı. bir avukatın bilebileceği neredeye tüm bilgiyi vermiştim. ama insanlar kulaktandolma bilgilere inanmaya daha eğilimli. gene sorduklarını cevapladım. bu arada ilginç birşey söyledi. yargıtay sözleşme yenilenmesi durumunda sıfırlamayı iptal etmiş. internette aradım ama bulamadım. oradan ayrılıp setbaşına gittim. adnanla elektrik işini konuşayım dedim ama ben oraya vardığımda onlar gidiyordu mustafa ile. m

sabah 8'de ilaç alarmının sesiyle uyandım ama yarım saat daha uyumuşum ardından. kalkıp hızlıca giyinip okula gittim. fatihi buldum. berra'nın çekmecesine yeni kilit takıcak. 25 lira. çocuklar bahçede toplanmış. deperm için saygı duruşu yapıldı. okula girerken berra'yı trafik polisiymişim gibi durdurdum. ehliyet ruhsat lütfen dedim. yok deyince size ceza yazıyorum deyip biraz takıldım kızıma. sonra müdür yardımcısı faik'i buldum. kurs öğretmen ayarlaması meselesini konuştuk. bir hal yolu bulacaz gibi... ordan hızlıca anneme gittim. arçelilk servis gelecek. öğlene kadar bilgisayarda zaman geçirdim. tercüme yaptım. servis gelince pişirme testi yaptılar. fırında sorun yokmuş. ama model yenilendikçe çok narin olmuş fırınlar. çok hassas ayarlı kullanmak gerekiyormuş. kullanma kılavuzunu indirip print etmem gerekiyor. yazıcı windows 11 ile uyumsuz. ya yeni printer almam lazım ya da eski bilgisayarı paraya kıyıp iyice bir elden geçirtmem. gerçi printer gene bozuldu. yenisi bim

 sabah 7 civarı uyandım. ama gece boyunca olanı anlatmalıyım önce. gece belki de 5 kere çiş için kalktım. çok rahatsız edici bir durum ve bir problem var galiba. bu hiç normal değil. sabah kalkınca sucuklu yumurta yaptım. yumurtaları bitirdim. buzluktakileri çantaya yerleştirdim. giyeceğim gömlek ve pantolonu kaloriferin üstüne koydum. bu pantolonun da kıçı delinmiş. öf ya.. bu kaçıncı. 7-8 pantolon böyle gitti. banyoya girip yıkandım. inşallah uyuz belasından kurtulmuşumdur. losyon bitti zaten. buraya gelirken aldığım ve ambalajı açılmamış iç çamaşırlarını giydim. şimdi toparlanıp bursaya gitme zamanı. 2 büyük çanta ve bilgisayar çantasıyla bursaya gittim. Doğruca anneme uğradım. En son üstümden çıkan çamaşırları makaraya attım. Aldığım ıspanağı ve artan diğer yiyecekleri anneme bıraktım. Setbaşına gittim. Bülo dubai'ye gitmiş. Mustafa ile 2 saat kadar zaman geçirdim. Sonra okula gittim. Berra'nın bukartının aboneliğini yenileyecez. Ayşe berra çıkınca fomaraya kadar sohbet ede

 gece 2buçukta uyandım. birşeyler yapmaya üşendim. aslında losyon sürünmem lazımdı ama gene yattım. telefonda açık bir youtube kanalı vardı. sabaha kadar teketek bilimde çok şahane bir videoyu dinledim yarı uyur yarı uyanık olarak. sabah uyanınca kendime peynirli yumurta yaptım. geceki videoyu tekrar açıp dinlemeye başladım. kollarımda ve elimin bileğine doğru hafif kaşıntı var. vucudumun üst kısmına losyon sürdüm. biraz dışarı çıkıp yürüyüş yapayım. bu imkana artık hep sahip değilim. dışarı çıktım ve köye doğru yürüdüm. bir dondurma aldım. yürüyerek mudanya mütareke meydanına kadar gittim. orada biraz oturup hemen oradaki bir satıcıdan aldığım mandalinalardan  biraz yedim. dönüşte köfteci yusuftan sucuk aldım. çünkü bugün için pilav yapmaktan vazgeçtim. sucuklu yumurta yapıcam. böylece hem yumurtalar bitecek, hem de açılmış yarım paket pirinç ve nohut derdinden kurtulacam. sucuklar küçülmüş. ne demişti mahfi hoca, skimflasyon mu? hakkaten iyi sikiliyoruz. porsiyonlar küçülüyor, kalite

 sabah erken uyandım ama yataktan kalkmam geç saati buldu. öğlen gibi bursada olabilmek için epey zaman bilgisayar başında zaman geçirdim. balkona çıkıp çamaşırları ve elbiseleri alayım dedim ki eyvah. yağmur yağmış. giyecek birşey yok. nasıl gidecem bursaya. bir gömlek aldım ıslak ıslak. kaloriferin üstüne astım. buzluktaki mont ile pantolonu çıkardım. onlarda ıslak gibi. demek buzlukta durunca öyle oluyor. onları da kaloriferin üzerine koydum. onlar kuruyana kadar bekledim. planladığımdan bir saat geç gittim bursaya. güya bu gidişimde çarşaf ve elbiseleri götürecektim ama mümkün olmadı. doğrudan anadolu mahallesine gittim. suriyeli dükkanı boşaltmış, anahtarı emine bırakmış. eminden anahtarı aldım ve dün arayan suriyeliyi aradım. dükkanda beklerken geldi. adı necmettin. iyi bir adama benziyor. yan binada atölyesi var ve bir teşhir yerine ihtiyacı varmış. kirayı sordu. 7500 dedim. 5000 bekliyormuş. durumu anlattım. beni dükkanına davet etti. kahve söyleyecek. gittim ama fazla oturamad

 geceyarısından sonra tuğba aradı. saat 2buçuğa kadar onunla konuştum. aslında konuşamadık da pek. internet bağlantısı problemli. bir de arayacam deyip kapatıyor. uzun süre aramıyor sonra. Sabah uyandım. tuğba sabahın 7buçuğunda mesaj göndermiş. meğer tüm gece ve o saate kaadr ahmetle kavga etmişler. kavgayı anlattı. ahmet haklı. bizimki gene ayarı kaçırmış. gün içinde münasip bir dille hatalı olduğu yerleri anlatmaya çalıştım. ilginçtir bana hak verdi. isyan duygusunu biraz törpülemesi gerekiyor artık. banyoya girip yıkandım. ardından tüm bedenime losyon sürdüm. yıkadığım elbiseler kurumamış. ne gömlekler pantolonlar, ne iç çamaşırları. giyecek birşey yok. evde bulduğum yeleğimsi birşey ile eşofmanınmsı birşeyi giydim. ince. içerisi soğuk. kombi yanmasına rağmen. bütün günü üstümde battanineyle geçirdim. ishal devam. kendime peynirli patatesli yumurta yaptım. kahvaltıdan sonra bilgisayar başında zaman geçirmece. gündüz birkaç kere uyuklama. bomboş bir gün. dün yıkamadığım çarşaf ve ne

 savah 8 gibi uyandım ama 10'da yataktan çıktım. burgaza götüreceğim eşyaları hazırladım. yatak yorganı komple ilaçlı su ile spreyledim. yola çıkıp doğruca burgaza gittim.burgazda tüm elbise ve çarşaflşarı makinaya attım. 60 derecede yıkıyorum. ocağa su da koydum. kaynıyor ama yanlış yaptım. çamaşırlar makinada. 3 saat sonra çıkacak. kaynar suya neyi basıcam ki... tüh! modemi bağladım. biraz zorlandım ama becerdim. markete gidip 4-5 günlük yiyeceğimi aldım. kendime peynirli yumurta yaptım, yedim. tam o sırada yeni kiralamak isteyen emre aradı. sonra arayacam deyip kapattım ve birden aklıma hadiye abla geldi. dün aramıştı ve ben biraz sonra arayacağımı söyleyip kapatmıştım. unuttum. hemen hadiye ablanın bana gönderdiği evraklara yeniden gözatıp hadiye ablayı aradım. aramayı unuttuğum için özür diledim. işin vardır dedi. yok abla, uyuz olmuşum. onunla uğraşıyorum dedim. ben deuyuz oldum dedi. amma yaygınmış bu meret. uzun uzun nasıl kurtulduğunu anlattı. laf arasında aralık ayında ka